24 Mayıs 2011 Salı

MFP

  Lady Gaga'nın genç tasarımcılara fazlasıyla destek vermesi gerçekten çok hoşuma gidiyor. İnanılmaz farklı tarzıyla ne giyse, ne taksa hatta ne yapsa olay yaratan Lady Gaga'nın seçimlerini dünyaca ünlü tasarımcıların yanısıra genç tasarımcıların ürünlerinden yana kullanması ,onları kolayca ulaşamayacakları noktalara getiriyor. Bu tasarımcılardan biriyle yine Lady Gaga sayesinde tanıştım bugün. Maria Francesca Pepe.. 1979 İtalya doğumlu tasarımcı  tasarım eğitimini Marangoni'de almış. Central Saint Martins 'de kadın giyimi üzerine master yapmış. Farklı tasarımcılarla kollektif çalışmalara imza atmasının yanı sıra kendi markası olan MFP ile mücevher tasarımları hazırlıyor. Maria'nın tasarımlarında en beğendiğim özellik aslında giyilebilir mücevherler olmaları. Maria mücevherle giysiyi bir araya getirip fonsiyonel lüks yaklaşımlar sunuyor. İşte tasarımlarından bazıları..
Maria'nın websitesine girdiğimizde Lady Gaga MFP başlığıyla hoşgeldiniz diyor.

                                                         MFP Chain Pants


MFP 2010 Kış Koleksiyonundan

                                         Visit Maria's Page  www.mfpepe.com

    Photos from wunderbuzz.co.uk , pagesdigital.com, mfpepe.com, cocoperez.com, flickr.com

GO POINTY NAILS

Pençelerinizi göstermekten korkmayın bayanlar, çünkü son günlerin en moda trendlerinden Pointy Nails bir diğer adıyla Stiletto Nails manikür tarzınızda biraz değişikliğe yola açacak. Uzun, sivri, gösterişli, "dagger" tırnaklar. Şimdiden bir çok ünlü bu akıma kendisini kaptırmış. Lady Gaga'nın saçları kadar tırnaklarınıda çok farklı şekillerde görmeye alışık olsakta, o da Fergie, Rihanna, Blake Lively gibi Dagger manikürüne bayılan ünlüler arasında. Ben çok beğendim ve denemek için sabırsızlanıyorum :)






                                Photos from thefashionspot.com , hotbeautyhealth.com etc.

23 Mayıs 2011 Pazartesi

BEYONCE-LESS



Shakira-Beyonce birleşmesinden sonra Single Ladies ve şimdide Run The Girls aklımızı alıyor.İyi-kötü fazlasıyla yorum yapılıyor bu videoyla ilgili. Yinede balık etli, şarışın melez, tatlı kızımız Beyonce her zamanki gibi büyüleyici.. Ama bu klibi konu etmemin nedeni sadece Beyonce'a bayılmam değil tabii ki.. Klipteki bütün kıyafetler muhtesem (müzik ve modanın bu kadar iç içe geçmesine olan katkılarından ötürü Lady Gaga'ya saygılar) sanki dünyanın en iyi tasarımcılarının karma defilesi gibi olmamış mı? Ne kıyafetlerden ne aksesuarlardan ( ve tabii ki Beyonce'dan) gözlerimi alamadım. Karşınızda Beyonce'un gardrobu.


Beyonce'un Gareth Pugh hayranı olduğunu biliyordum. Daha öncede bir çok kez Gareth Pugh imzalı kıyafetler içinde gördük onu. Ama işin aslı en çok yakıştırdığım Pugh tasarımı 2011 Kış koleksiyonundan bu metalik gold elbise oldu. Özellikle nail-ringlere bayıldım. Genç aksesuar tasarımcısı Lauren Ruicci'ye aitler.
Givenchy 2011 Yaz Couture Koleksiyonunun en beğendiğim parçalarından biri. Beyonce bu elbisenin içinde gerçekten nefes kesici görünüyor.

 Ve Norma Kamali..
Alexander McQueen 2010 Kış koleksiyonundan (R.I.P.) ipek saten kırmızı bir elbise seçmiş. Altın topuklu thigh-high çizmelerde tabiiki McQueen imzalı.
Beyonce'un bir diğer seçimi Emilio Pucci 2010 Yaz koleksiyonundan. 
  BA-YIL-DIM...Jean Paul Gaultier’in 2011 Yaz Couture koleksiyonundan muhteşem bir seçim.

18 Şubat 2011 Cuma

BLEACH BEFORE DIE

 Üniversitedeyken en büyük hayalim saçlarımı pembeye boyatmaktı, ama bir türlü cesaret edip yapamadım. Zaten yaşımı pek göstermeyen bir yüzüm var, iyice lahana bebekler gibi olurum korkusuyla sonunda vazgeçtim bu sevdadan. Şimdi bambaşka bir renkle hayatıma devam ediyorum. Ama içimde hep bir uhde kalmıştır. Platine yakın toz pembe saçlar.. Yine o içimdeki pembe şeytan uyandı işte. Hep bu Lady Gaga yüzünden. Bu kadın saçlarını pantonenin bütün renklerine boyatmaya kararlı. Kadınlar depresyodayken saçlarıynı değiştirir diye düşünürdüm, eğer öyleyse Lady Gaga tam bir 46 vakası. Bunun üzerine bir de Topshop Lookbook'undaki o  rengarenk saçları da görünce iyice depreşti duygularım. Üfff ...Lady Gaga'nın saçları bu kadar değişikliğe nasıl dayanıyor hiç anlamıyorum. Neyse bu konu uzar gider, hemen kapatalım yoksa soluğu kuaförde alıcam.
     
            

17 Şubat 2011 Perşembe

LOVE TOPSHOP

  Yaz koleksiyonlarını incelerken Topshop'ınkine takılmadan edemedim. Hazır giyim koleksiyonlarında Topshop her zaman farklı bir yere sahiptir. En azından benim gibi kıyafete cok para harcamayan birisi icin (ben fiyat olarak uygun, adet olarak çok almaktan yanayım:)). Topshop benim için farklı ürünlere kavuşabileceğim, bir tık lüks sayılabilecek bir marka. 2011 Yaz koleksiyonuna pek bir hayran kaldım. Özelliklede cekimlerine ve stylingine..

16 Şubat 2011 Çarşamba

WANG'S SWEETY

 Ünlülerin kendileri kadar çocuklarıda sürekli takip ediliyor. Hatta fanları bile var. Bu sadece ülkemize has bir özellik değil tabii ki, bizde dahil olmak üzere tüm dünyada giydikleriyle,yaşantılarıyla olay yaratıyorlar. Hepsi daha el kadarken tarz sahibi. Katie Holmes ve Tom Cruise'un kızları Suri'yi tüm basın takip ediyordu. O topuklu ayakkabıları beni delirtse bile (o yaştaki bir çocuk neden topuklu ayakkabı giyer hiç anlayamasamda) Suri bir dönemin en çok takip edilen cocuğuydu. Angelina'nın Maddox'u, Victoria'nın Romeo'su, Gwen'in Kingston'ı, Jessica'nın Honor'ı, Nicole'ün Harlow'u... Ama bu yazıyı yazmama sebep olan bu tatlı fıstık o kadar ünlü olmasada bundan sonra adından baya bir söz ettireceğe benziyor. Suri'de kimmiş?? İşte karşınızda tüm tatlılığıyla Alexander Wang'ın yeğeni...


14 Şubat 2011 Pazartesi

DEAR JON,

  Hep moda, hep moda.. Biraz da gözümüz şenlensin :) Reklam kampanyalarında kullanılan erkek modeller gerçekten kadınların yüreğini hoplatmak için özel olarak seçiliyor. Tvde bir reklam var ya hani, yeni bir bisküvi reklamı..Biscolatta..Böyle birbirinden yakışıklı erkeklerin hünerli elleriyle üretilen (sözde).. Ya gerçekten alıp yiyesi geliyor insanın. Bisküviyle ne alakası varsa acaba? :)

  Neyse konuyu dağıtmayalım. Ve karşınızda Jon Kortajarena, tatatatammmm.. Tom Ford gerçekten işini çok iyi biliyor. Bu muhteşem şahsı bizlere tanıttığı için bir kez daha eli öpülecek bir adam kendisi. Aslında Jon daha bir çok reklam kampanyasında çalışmış ama bence Tom Ford'un onu keşfetmesi ve yedi sezon boyunca kampanya modeli yapması bu kadar dikkat çekmesine sebep olmuş. Son yıllarda da en iyi erkek modeller listesinde bir çok kez yer almış. En son H&M, Replay ve Pepe Jeans reklamlarında tapılası yakışıklılığıyla gönüllerimize taht kurdu. Kendisini daha çok görmek dileğiyle, fazla konuşmadan fotoğraflara geçsem daha iyi anlatmış olurum.

REPLAY 2011 İLKBAHAR/YAZ
REPLAY 2011 İLKBAHAR/YAZ

H&M 2010 SONBAHAR/KIŞ

13 Şubat 2011 Pazar

AH PRIMARK AH...

  H&M'i ölesiye bekledik, sonunda geldi. Geldide ne oldu?? Yurtdışındaki mağazaları hiçte böyle değil. Çeşitlilik çok fazla. Özellikle aksesuar olarak burdaki mağazalar çok zayıf. Çokta umulduğu gibi olmadı bence, belkide ulaşılmazlığıydı herkesi büyüleyen. Büyüsü bozuldu işte :(
  
  H&M'imize kavuştuysak, ben Primark'ıda istiyorum yaaa!! Ne var bir mağaza açsalarda, kedinin ciğere baktığı gibi ağzımızın suyu akarak kalmasak böyle. Canımız çekiyo valla, ucundan bir parça sadece fazlasını istemiyorum vallahi. Gelin gelin sizin içinde yerimiz var gardroplarımızda, yoksa da açarız merak etmeyin. Neyse şimdilik sadece fotoğraflarıyla yetinelim, belki bir gün bizimde bir Primark'ımız olur.

            
            
            
              

                       Primark 2011 İlkbahar/Yaz Koleksiyonu.

12 Şubat 2011 Cumartesi

10DAKİKAGECİKİYORUMMAKYAJIMBİTMEDİ

Ya bunuda paylaşmadan duramadım. www.10dakikagecikiyorum.blogspot.com muhtesem bir blog. Okumaktan bu kadar zevk aldıgım cok az sayıda blog var.Ve 10dakika bunlardan biri. Hatta güzellik ile ilgili türkçe bloglar arasında EN İYİSİ.. Son bir aydır ziyaret ettiğim bir blog, ama geçmiş yazılarını kaçırmamak için tüm blogu baştan sona okudum. Hemde hiç sıkılmadan .Ya gerçekten makyaj ve cilt bakımı kültürüm arttı. Ayrıca sunu söylemeliyim ki 10dakika Sephora'dan komisyon almalı. Kim bilir bende dahil kaç müsteri kazandılar.

Çok sıkı takipçisiyim. Hergün pcyi açtıktan sonra önce mail box, sonra 10dakikaya bakıyorum yeni birşey var mı diye. Böyle bir blog yazdığın için ÇOK TESEKKUR EDERIM. Beni duyuyorsan çilek kokulu toniğin markası ne???? Birde o fıstık yesili NARS kalem nasıl birşeydir öyle hemen gidip alıcam. Tam bir 10dakikacı oldum galiba :)

Mutlaka bir bakın derim. Eminimki sizde kendinize uygun birşeyler bulacak ve 10dakikacı oalcaksınız.

BÖYLE BLOGGER OLUNUR MU?

Olunmaz ya hakkaten.. Zaten oralara koyamadım kendimi bir türlü. Sürekli zaman ayırıp birşeyler yazmak mümkün olmuyor. Elimden geldiğince az cok birşeyler paylaşmak iyi geliyor sadece, hepsi bu. Bayadır yazamadım farkındayım ama burayı doldurmak içinde her aklına gelen konuda birşeyler yazmak çok anlamsız. Bazı bloglara baktığımda bunu farkediyorum. Aklına ne gelirse yazmak, nerden ne alalım nerde indirim var diye iki konu acmakta bloggerlık olmuyor. Birşeyler katmalı yazdığın yazı okuyana. Bu amaca ulaşamıyorsan hiç yazma daha iyi. Kalabalık oluyor, okunabilirliği azalıyor sayfanın. Ee tabi diğer bloglarıda takip ediyoruz :)

Neyse (hep bunu söylüyorum ama bir türlü yapamıyorum) bundan sonra daha sık yazmaya calısırım.